Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk) Nedir?
Egzistansiyalizm ya da varoluşçuluk, 19. yüzyılda ortaya çıkan felsefi düşüncedir. Bu akımın, hem görsel sanatlara hem de edebiyata yansımaları olmuştur. Varoluşçuluk felsefesi ilk olarak Danimarkalı filozof Søren Kierkegaard ile ortaya çıkmıştır. Kierkegaard, bir terim olarak varoluşçuluğu kullanmasa da felsefi düşüncelerinde bu akımın özellikleri net bir şekilde görülür.
Bu yazımızda varoluşçuluk akımı özellikleri ve temsilcilerinden bahsedeğiz. Ayrıca varoluşçuluk felsefesinin edebiyatta nasıl karşılık bulduğuna da kısaca değineceğiz. Resim ve heykel sanatında varoluşçuluğun nasıl işlendiğinden de bahsedeceğiz.
Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk) Akımı Özellikleri
- Varoluşçuluk tek ve bireyseldir.
- Birey, geleceğini ancak kendisi belirleyebilir.
- Toplum ile bağları zayıf olan bunalım içindeki bireylerin dünyayı anlamlandırma çabası ve kendi varoluşunu bulması şeklinde hayata, edebiyata ve sanata yansır.
- Evrensel bir ahlak anlayışına sahip değildir.
- Her zaman bir arayış içinde olma halidir.
- Baskın sistematik felsefeye tepki olarak doğmuştur.
- Kendini sınırlandıran her şeye karşıdır.
Egzistansiyalizm Temsilcileri
- Søren Kierkegaard
- Martin Heidegger
- Franz Kafka
- Fyodor Dostoyevski
- Jean-Paul Sartre
- Albert Camus
- Andre Gide
- Samuel Beckett
Egzistansiyalizmin Edebiyata Etkisi
Edebiyatta varoluşçu düşüncenin önde gelen temsilcilerinden biri Fransız yazar ve düşünür Jean Paul Sartre’dir. Sartre, insanın kendi kendini belirlemek zorunda olduğunu ve özgürlüğe mahküm olduğunu düşünür. “İnsan Özgürlüğe Mahkümdur” adlı kitabında onun felsefesini daha iyi anlamlandırabilirsiniz.
Genel olarak edebiyatta egzistansiyalizm etkisini şu şekilde görebiliriz; kendini yaşadığı toplumdan kopuk hisseden, bunalım ve kaygı içinde boğulan, korkuları olan insan etrafında ve zihninde şekillenen düşünceler, olaylar yazıya aktarılır. Franz Kafka’nın dönüşüm kitabında (kitap incelemesi) varoluş felsefesinin özelliklerine rastlayabilirsiniz. Ayrıca Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar kitabı da varoluşçu edebi eserlerine güzel bir örnektir.
Varoluşçuluğun Türk Edebiyatında Temsilcileri
Egzistansiyalizm felsefesi Türk Edebiyatı’nda da sıklıkla karşımıza çıkar. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar kitabı bunun en bilinen örneklerinden biridir. Yine hepimizin bilgiği Yusuf Atılgan’ın öykülerinde de varoluşçu düşüncenin hakim olduğunu görürüz. Türk Edebiyatındaki Varoluşçuluk felsefesinin diğer temsilcileri ile Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat Horozcu, İlhan Berk, Attila İlhan, Ülkü Tamer, Turgut Uyar, Cahit Zarifoğlu şeklinde sıralanabilir.
Peki Egzistansiyalizm Heykel Sanatında Nasıl Kendini Gösterir?
Geldik en keyifli kısma 🙂 Varoluşçuluk felsefesinin heykel sanatına yansımaları arasında en popüler eser, Auguste Rodin’in Düşünen Adam heykelidir. Hayatın içindeki varoluş sorgusu, modern dünya buhranı, düşünme yetisinin dayanılmaz ağırlığı gibi daha birçok hissiyatın şekle büründüğü bir eserdir. Bu sebeple varoluşçuluk felsefesini en iyi yansıtan eserlerden biri olarak görülür.
Bir diğer önemli varoluşçuluk eserlerin sahibi ise Alberto Giacometti’dir. Onun da insan figürlerindeki tedirginlik ve yaşamdan soyutlanmışlık hissi ağır basmaktadır. Eserleri incelediğiniz zaman bu hissi yakalayacağınıza eminim;
Aslında heykel sanatı varoluşçuluk felsefesi üzerine inşa edilmemiştir. Ancak bu eserler incelendiğinde en yakın olduğu akım egzistansiyalizm olduğu için eserleri bu akım içerisinde sınıflandırmak yanlış olmayacaktır.
Resim Sanatında Varoluşçuluk Etkisi ve Varoluşçu Ressamlar
Francis Grumer ve Francis Bacon, egzistansiyalist ressamlar arasında öne çıkan sanatçılardır. Artık varoluşçuluk felsefesini yeterince anlattık. Bu yüzden aynı şeyleri tekrar etmemek adına eserler üzerinde felsefeyi inceleyelim;
Diğer sanat akımları hakkında hazırladığımız içeriklere buradan ulaşabilirsiniz.