The Birthday Tablo İncelemesi – Marc Chagall
Marc Chagall’ın “The Birthday” isimli tablosu aşkın en güzel halini tasvir ediyor. Ressam Marc Chagall, 1915 yılında sevgilisi Bella ile evlenmeden birkaç hafta önce bu tabloyu resmediyor. Kendisi Bella’ya çok aşık. Ressam büyük aşkı Bella ile ilk karşılaşmasını şöyle anlatır: “Sanki çocukluğum, bugünüm, geleceğim hakkında her şeyi biliyor, sanki içimi görebiliyordu.”
Bu yazıda hem tablo incelemesi hem de gerçek bir aşk hikayesi bulacaksınız.
The Birthday Tablo İncelemesi
The Birthday tablosu adından da anlaşıldığı gibi bir doğum gününü anlatıyor. Bella’nın doğum gününde Marc Chagall ona bir çiçek buketi veriyor. Chagall, sanki bir öpücük kondurup çiçeğini verip kapıdan çıkarken dayanamamış ve geri dönüp tekrar öpmüş gibi duruyor. Tabloda, makyaj masası gibi bir masa var ama üzerinde süslemeye hazır bir kek görüyoruz. Yanında ise muhtemelen krema ve pasta süsleri yer alıyor. Aslında tablo her yönüyle günlük, sıradan bir anda sevgiyle birbirine yaklaşan iki insanı tasvir ediyor. Öyle doğal, öyle sakin, huzurlu bir an…

Pencereden dışarı baktığımızda aydınlık bir manzara görüyoruz. Perdenin üstünde yine pencere ve gece manzarası var. Bu kısımda sanki kübizm etkisi baskın gibi. Bu yüzden anlamlandırmak biraz daha zor. Altta görünen aydınlık sokak belki de gece lambalarının etkisiyle öyle görünüyordur. Yukarıda ise ışığın etkisinden uzak bir gece manzarası tasvir edilmiştir.

Ressam aşkının karşılık buluşunu çok ince bir detayla işlemiş. Erkeğin ayakları havadayken kadın da neredeyse havalanmak üzere. Zaten bu tablodan birkaç hafta sonra 6 yıllık ilişkilerini sonunda evlilik ile taçlandırıyorlar. Ve bir yıl sonra kızları dünyaya geliyor Ancak Bella, 1944 yılında 54 yaşında hayata veda ederek Marc’ı derin bir acıyla baş başa bırakıyor. Marc hayatı boyunca Bella için toplam çok sayıda tablo resmetmiştir.

Bu tabloların sonuncusu olan “Pencere Kenarındaki Buket” adlı tabloyu Bella’nın ölümünden 15 yıl sonra yapmıştır. Aslında bu eserinde ikinci eşi Valentina ile mutlu, sevgi dolu bir ilişki içinde olduğunu resmederken Bella’nın ise tamamen yok olmadığını, hayatının bir köşesinde hep durduğunu anlatmak istemiştir. Sol köşede çiçek dolu büyük bir vazonun arkasında bir ruh gibi görünen kişi Bella’dır. Sağda ise ressam ve eşi Valentina’yı görüyoruz. Mavi tonların hakim olduğu bu tabloda açık bir pencere dikkatimizi çekiyor.

Chagall, 1947’de yazdığı otobiyografisinde Bella’yı şöyle anmıştır: “Sadece yatak odamın penceresini açmam yeterliydi ve mavi hava, aşk ve çiçekler [Bella] ile birlikte içeri girdi. Tamamen beyaz veya tamamen siyah giyinmiş halde, uzun zamandır tuvallerimin üzerinde uçuyor ve sanatıma rehberlik ediyor.”
Bu aşk ölüm ile sonlanamayacak kadar büyüktü. Öyle ki bu aşk hikayesine bir tiyatro oyununda bile yer verilmiştir. HATIRA: Bella ve Chagall’ın Uçuşu oyununda Marc Chagall son gecesinde rüyasında, Bella ile buluşuyor. El ele ve aşkla havada uçuyorlar.
Diğer tablo incelemelerimize buradan ulaşabilirsiniz.
Detaylı tablo incelemesi için videomuzu izleyebilirsiniz;
