EDEBİYATŞairler

Tevfik Fikret Kimdir

Paylaş

Tevfik Fikret, 24 Aralık 1867 yılında İstanbul’da doğmuş ve Osmanlı Dönemi’nde yaşamış şair ve öğretmendir. Asıl ismi Mehmed Tevfik olan şairimiz, Servet-i Fünun topluluğunun lideri olarak bilinir. Devrimci ve idealist fikirleri ile Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere birçok önemli aydını etkilemeyi başarmıştır.

“Tevfik Fikret’in Târih-i Kadîm‘i yok mu? İşte o, dünyada yapılması gereken bütün devrimlerin kaynağıdır.” /Mustafa Kemal Atatürk

Tevfik Fikret İlk Yılları ve Eğitim Hayatı

Tevfik Fikret’in Sıdıka adlı bir kız kardeşi ve Şevki adında bir erkek kardeşi vardı. Hac ziyaretine giden annesi, yolda kolera salgınına yakalanıp hayatını kaybedince henüz 12 yaşındayken annesiz kaldı. Babası ise Afganistan’a sürgüne gönderildi ve 19 yıl sürgünde kalarak orada vefat etti. Onun ve kardeşlerinin bakımını büyükannesiyle yengesi üstlendi.

Tevfik Fikret Kimdir

Öğrenim hayatına Aksaray’daki Mahmudiye Valide Rüştüyesi’nde başlayan Tevfik Fikret, oldukça dindar bir ortamda yetişti. 93 Harbi yengilsinden sonra okuduğu okul Rumeli’den İstanbul’a gelen göçmenlere tahsis edildiği için öğrenimini Galatasaray Sultanisi’nde sürdürdü. 11 yıl öğrenim gördüğü bu oku,l onun hayatında bir dönüm noktası oldu. Recaizade Ekrem, Muallim Naci, Muallim Feyzi gibi değerli öğretmenlerden eğitim aldı.

Mehmed Tevfik, şiir yazmaya lise yıllarında başladı. Öğretmenlerinin teşviki ile yazdığı ilk şiiri Tercüman-ı Hakikat’te yayımlandı. Nazmi mahlası ile yazdığı, gazel türünde bir şiirdir. Tevfik, okulunu birincilik ile bitiren, başarılı bir öğrenciydi.

Çalışma Hayatı

Tevfik Fikret, okuldan mezun olduğu yıl, Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesinde katip olarak işe başlasa da bir yıl dolmadan istifa etti. Burada yeterince çalışmadığını düşündüğü için hayal kırıklığına uğradı. İstifa sırasında gecikmiş maaşlarının ödemesini, maaşı hak etmediğini söyleyerek reddetti. Hazine tarafından maaş kendisine topluca ödenince tüm maaşını Göçmenler Komisyonuna bağışladı.

Sadaret Mektubi Kaleminde kısa bir süre çalıştıktan sonra İstişare Odasında muavin olarak göreve başladı, bir  yandan da Yüksek Ticaret Okulunda Fransız ve Türkçe dersler verdi. 1892 yılında Osmanlı Lisanı Öğretmenliği Sınavını kazanarak çok sevdiği Mekteb-i Sultani’ye atandı. Burada ilkokul üçüncü sınıf öğretmeni olarak göreve başladı ancak Muallim Naci’nin vefatıyla edebiyat öğretmenliğine geçiş yaptı. Hükümetin bütçe kısıntısı ile memur maaşlarını yüzde onluk bir kesintiye uğratması sebebiyle tepki olarak 1895’te görevinden istifa etti.

Şairlik Serüveni

Tevfik Fikret Kimdir

Tevfik Fikret’in şiir yazmaya lise yıllarında başladığından söz etmiştik. Şiir konusunda bir süre sessiz kalan Tevfik, İsmail Safa’nın Mirsad dergisinde “Bahar” adlı şiirini yayımladı ve şair kimliğini ortaya koydu. Aynı yıl 18 farklı şiiri, Mirsad’da yayımlandı. Derginin iki yarışmasında da birincilik alarak ününü arttırdı.

Mirsad dergisinin kapanmasından sonra şiir yazmaya yeniden ara veren Tevfik Fikret, öğretmenlik yaptığı sırada 1894’ten itibaren, arkadaşları Hüseyin Kazım ve Ali Ekrem’in ısrarı ile yeni çıkaracakları Malumat dergisinin başyazarlığını üstlendi. Derginin kapandığı 1895 Mayısına kadar 25 şiiri yayımlandı. Bu şiirler, eski şiirlerine göre daha batı tarzındadır. Şair, o yıllarda padişaha bağlı bir çizgide olduğu için derginin ilk sayısında Padişah II. Abdülhamid’i öven “Tebrik-i Veladet” şiirini yayımladı.

Servet-i Fünun Dergisi

Racaizade Ekrem, 1895 yılında Tevfik Fikret’i bir bilim dergisi olan Servet-i Fünun’un sahibi Ahmet İhsan ile tanıştırdı. Dergiyi bir edebiyat dergisine dönüştürme fikrini Fikret’e sundu ve dergi 256. sayıdan itibaren edebiyat dergisi olarak yayım hayatına devam etti. Şiirlerini Mehmet Tevfik yerine Tevfik Fikret adıyla yayımlamaya başladı. Şair, aynı yıl haziran ayında oğlu Haluk’un doğumu ile baba oldu ve sanat yaşamının en verimli evresine geçti.

Tevfik Fikret, 1896 yılı sonlarında Robert Koleji’nde Türkçe dersleri vermeye başladı ve bu görevini ölümüne dek sürdürdü. Okul dışında kalan tüm zamanını dergiye ayırdı. O günlerde dostu İsmail Safa’nın evinde okuduğu Abdülhamit karşıtı bir şiiri, gözaltına alınmasına neden oldu. Evi arandı, söz konusu şiir bulunamayınca birkaç gün sonra serbest kalsa da çok geçmeden Robert Kolej’de bir çaya karısıyla birlikte gitmesi bahane edilerek gözaltına alındı.

1900 yılında büyük bir ilgiyle karşılanan ilk kitabı “Rubab-ı Şikeste (Kırık Saz)” adlı eserini yayımlayan Tevfik Fikret; Ahmet İhsan ile dergi yönetiminde uyuşamadığı için ertesi yıl topluluktan ayrıldı. Bu dönemde sadece Robert Kolej’de öğretmenlikle meşguldü. Ricası üzerine Servet-i Fünûn’un yönetimini Hüseyin Cahit üstlendi. Birkaç ay sonra Servet-i Fünûn, Hüseyin Cahit’in Fransız İhtilali üzerine bir çevirisi yüzünden kapatılmış ve grup tamamen dağılmıştır.

Detay Bilgi;

1908-1909 yılları arasında Galatasaray Spor Kulübünün hami başkanı olarak kulübü koruyucu şekilde davranmış ve dönemin şartlarından etkilenmemesi için elinden geleni yapmıştır.

Son Yılları ve Ölümü

Çocuk yaşta anne ve babasız kalan Tevfik Fikret, 1902 yılında kız kardeşi Sıdıka’yı da kaybedince iyice yıprandı ve içine kapandı. Servet-i Fünın dergisinin kapanması, İstanbul Hükümeti’nin baskıcı yönetimi, arkadaşlarının sürgüne gönderilmesi gibi  pek çok sebepten İstanbul’u ahlaksızlıkla suçlayıp, lanetleyen “Sis” adlı şiirini yazdı.  Bu şiiri 1902’de İstanbul’un sisler altında olduğu bir günde yazmıştır.

Karamsarlık ve sıkıntı içindeki şair,  önceden de var olan inziva düşüncesini gerçekleştirmek için Kadırga’daki konağın satışından elde ettiği parayla Robert Kolej’in yamacında, Rumelihisarı’nda planlarını kendi çizdiği bir ev yaptırmaya başladı. Üç katlı ahşap yapının inşaatı, 1905’te tamamlandı. Günümüzde müze olarak hizmet veren evde eşi ve oğlu ile birlikte yaşadı. Toplumla arasına bir mesafe koyabileceği, ülkenin gidişatını uzaktan izleyip eser üretebileceği bu eve Aşiyan (yuva) adını verdi.

Tevfik Fikret, geçirdiği bir ameliyat sonrasında 19 Ağustos 1915’te Aşiyan’da hayatını kaybetti. Evinin bahçesine gömülmeyi vasiyet etmişti ancak evin kimin eline geçebileceğinin bilinmemesi sebebiyle Eyüp’teki aile mezarlığına gömüldü. Mezarı, 1945’te müze yapılan evine 24 Aralık 1961’de geçirildi.

Eserleri

Rübâb-ı Şikeste (1900)

Târih-i Kadîm (1905)

Halûk’un Defteri Tevfik Fikret’in ikinci şiir kitabı (1911)

Rübâbın Cevâbı (1911)

Şermin (1914)

Hasta Çocuk

Sis

Millet Şarkısı

Bir İçim Su

Doksan Beşe Doğru

Rübâb-ı Cevâb

Hân-ı Yağmâ

Balıkçılar

Halûk’un Çocukluğu

Verin Zavallılara

Ferdâ

Yeşil Yurt

 

Paylaş

Yazar

(Visited 849 times, 1 visits today)

Ipek Can

Sanat, sonsuz bir zenginliğe sahip. Sanat dalları, köklerinden yükselen ağaçların oluşturduğu bir orman gibi. Her bir sanat dalı kendi içinde çok sayıda parçalara ayrılıyor. Bu düşünceyle yola çıktığım sanat ormanı serüvenimde kendi merak ettiklerimi araştırıp yazarken sizlerle de paylaşacağım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir